KES SİYAH ZÜLFÜNÜ HARAÇ EYLE

İçinde senden başka ses yoksa o ev ölüdür, dedim. Olur mu, dedi, bir tek sen olsan bile o evin içi dünyayla doludur.

Yalnızlığı biliyorum, dedim. Hayal ve hatıradan yapılmış zamanı biliyorum. İnsan yüreğinin bir başına gezdiği yerleri biliyorum. Yaşayan bir sesten söz ediyorum. Kendi kendine konuşmak yerine birisine bir söz söylemekten. İçindeki sesin bir başkasında can bulmasından. Bininci kez duyuyor olsak da, bize bakarak söylenmiş bir söze sevinmekten. Eşyalara bile hayat veren bir sesten. Kapının dışında bir şenlik alayı gibi çınlayan, “benim” sesinden. Fotoğrafların çerçevelerin- den inip koltuklara oturduğu bir sesten.

Okumaya devam et

TAŞLARA VURAN ACI

Hatice, dedim. Ben Leyla’yım, dedi.
Ürperdim. Yol kayboldu. Ay sustu.
Rüzgâr bütün yapraklardan çekildi.
Yalnızlık işte, dedim.
Yok, dedi, sevmek arzusu.
Bir tek ölüler yalnızdır.
Bir daha ürperdim. Gülümsedi.
Su gülümsedi. Kedi kalbime yürüdü.
İnsanlar, dedim, konuşmuyor, dinlemiyor
Herkes bir top pıtrak ötekinin ağzında.
Korku dedi. Bilmek korkusu
Anlamak korkusu. Yaşamak korkusu.

Okumaya devam et

KOŞARADIM

Gittikçe yalnızlaşıyorsunuz insan kardeşlerim
Ne bir ortak sevinciniz kaldı sizi çoğaltacak
Ne bir içten dostunuz var acınızı alacak
Unuttunuz nicedir paylaşmanın mutluluğunu;
Toprağı rüzgârı denizi göğü
O her zaman bir insanla anlamlı
Tükenmez bir hazine gibi kendini sunan doğayı
Unuttunuz, gömülüp günlük çıkarların
Ve ucuz korkuların kör kuyularına
Daraldıkça daraldı dünyaya açılan pencereniz.

Okumaya devam et